Kayseri Fıkraları, Kayserili Fıkraları

Kars tren garinda Istanbul'a hareket etmek üzere Dogu Ekspresi hazir beklemektedir. Kayseri'li is için geldiği Kars'tan dönmek üzere trene biner ve kompartmanini bulur. Içeride iki tane 45-50 yaslarında adam ve birde 20 yaslarında genç vardir. -"Selamun Aleyküm" diyerek Kayseri'li içeri girer. Içerdekiler; -"Aleyküm Selam" derler. Kayseri'li yerine oturur ve bir süre sonra tren hareket eder. Yolculugun basinda hiç kimse konusmamaktadir. Yalniz genç çocuk biraz sikintilidir. Orta yaslilardan birisi çocugun bu halini görür ve laf atar. -"Hayrola genç senin bir derdin mi var?" Çocuk dayanamaz baslar anlatmaya:
- "Ya abi ben Istanbul Üniversitesinde öğrenciyim. Yari yil tatili için köyüme geldim. Zavalli anam beni okutabilmek için kötü yola düsmüs. Kadini o halde görünce çok canim sikildi. Üzüldüm" der. Bu sefer soruyu soran adam çocugu teselli etmek için söze baslar. -"Bak aslanim ananla iftihar et kadincagiz seni okutabilmek için nelere katlaniyor. Ben falanca yerin genel müdürüyüm. Anacigim beni okutabilmek için her gece pavyonlarda konsomatrislik yapardi. Üzülme" der. B u sefer öteki orta yasli adam lafa karisir. -"Yavrum gördün iste analik hakkı ödenmez. Beyefendi doğru söylüyor ben ki filanca şirketin patronuyum anam beni okutabilmek için her gece kendini satardi. Bosver" der. Tabiki Kayseri'nin de konusmasi lazım. Elini cebine atar ve bir uzun Samsun paketi çikartir. Diğerlerine ikram ederek söyle der:
- "Yakin lan orospu cocuklari birer tane...."

Kayserili şeytan gibi zekaya sahip, şeytana pabucunu ters giydiren Kayserilinin yanında şeytanın lafı mi olur, sözleri şeytanın kulağına sık sık gelmeye başlayınca, bu sözleri içine sindirememiş. Şeytan, Kayserili biri ile ortak arazi ekmeyi planlar. Şeytan der ki kendi kendine:
"Göreceğiz bakalım, şeytan mi daha kurnaz, Kayserili mi?"
Ve gün gelir Kayseriliye sözü açar:
- Seninle ortak bir pancar ekelim, deyince Kayserili:
- Hay hay ekelim, demiş.
- Ama her şey ortaklaşa yapılır. Tarlalar sürülür, tohumu, gübresi hasat zamanı beklenir.
Şeytan bu ya duramaz işte:
- Kayserili arkadaş, bak pancar yeşerdi, yaprakları koca koca oldu.
- Seninle bir pazarlığa girelim. Üstü benim olsun toprağın altta kalanı da senin olsun, ne dersin?
- Tamam, ortağıma saygım ve güvenim sonsuz. Yeşil yapraklar büyüdükçe şeytanın da yüzü gülüyormuş. Gün gelmiş, mahsul kaldırılmış. Tüm yaprakları şeytan alırken toprak altındaki pancarı da Kayserili almış. Kayserili, pancarı satmış bir sürü para alırken, şeytan kendisini aldatan o yeşil yapraklarla beş parasız kalmış. Ve yenilgiye doymadığı için:
- Kayserili arkadaş seninle bir de buğday ekelim. Yalnız bu sefer toprağın altı benim demiş ve Kayserili de:
- Peki üstü de benim, demiş. Gene yıl sonu gelmiş, gene şeytanda hüsran. Çünkü şeytan, buğdayın saplarını alırken Kayserili de buğdayın denelerini almış. Artık dayanamayan şeytan demiş ki:
- Aman be Kayserili arkadaş pes benden. Senin namını duymuştum da inanmamıştım. Meğerse sen neymişsin be Kayserili...