Padişah arabayla giderken, bakmış jandarmalar yolda iki kişi götürüyor, arabayı durdurmuş:
- Bu adamları nereye götürüyorsunuz?
- Asılacaklar, idam yerine götürüyoruz.
- Ne yapmışlar?
- Birisi adam öldürdü, öbürü de ırza geçti.
- Hangisi katil, hangisi ırz düşmanı?
- Bu katil padişahım, bu da ırz düşmanı.
Padişah, kararı değiştirmiş:
- Durun hele, bu ırz düşmanını asmayacaksınız, bunun ırzına geçilecek ki yaptığı alçaklığın ne olduğunu anlasın. Adam öldüreni asın!
Demiş arabasına binip gitmiş. Jandarmalar da iki mahkûmu alıp yola koyulmuşlar.
Padişah emriyle asılmaktan kurtulan ırz düşmanı, yol boyunca jandarmaları uyarmış:
- Aman hemşerim ha! Irzına geçilecek olan benim! Bu herifi asacaksınız, beni değil, karıştırmayın ha...
Zengin tüccar epey yaşlanmış, çocuklarını toplamış ve bir vasiyette bulunup şöyle demiş:
- Bak, size iki mektup bırakacağım. İlkini ben ölür ölmez, ikincisini mezarlıktan dönünce açın.
Bir süre sonra tüccar rahmetli olmuş, çocukları hemen ilk mektubu açmış. Mektupta “Oğlum, beni çoraplarımla gömün.” yazıyor.
Sıra cenaze ve defin işlemlerine gelince çocukları müftüye sormuş, müftü;
"Mümkün değil olmaz, dinimizde böyle bir şey yok, bu dünyaya nasıl geldiysek öbür dünyaya da öyle gideceğiz.” demişler.
Rahmetliyi mecburen çorapsız gömmüşler. Çocuklar mezarlık dönüşünde ikinci mektubu da açmış. 2. Mektupta “Gördünüz mü evlatlarım, öbür dünyaya bir çift çorap bile götüremedim.” diye yazıyormuş.
Bu dünyadan sadece yaptığımız iyilikleri götüreceğiz. Edindiğimiz mal, mülk burada kalacak.
Zengin adamın biri, kısa bir süre önce ayrıldığı evindeki bahçıvana telefon açar, bahçıvana sorar:
- Evden acele çıktığım için sormayı unuttum, nasıl her şey yolunda mı? Bahçıvan:
- Evet efendim her şey yolunda fakat, küreğin sapı kırıldı onu tamir etmeye çalışıyorum.
Adam sinirli bir şekilde;
- Ne demek küreğin sapı kırıldı, biz daha küreği yeni almıştık, diyerek bahçıvana telefonda güzel bir fırça çeker. Bahçıvan ise:
- Efendim doğru yeni almıştınız fakat, köpeğinize mezar kazarken, galiba biraz fazla zorlamışım, bu yüzden kırıldı.
- Nee! Benim gözüm gibi baktığım karabaş öldü mü şimdi?
- Evet efendim havuza düştü ve oracıkta can verdi. Yaşaması için inanın elimden gelen her şeyi yaptım.
- Anlamadığım şey şu. Benim karabaş çok iyi yüzerdi; nasıl havuzda boğuldu anlamadım. Geldiğimde bunun hesabını vereceksin bana...
Bu kez bahçıvan şöyle cevap verir.
- Ama havuzun suyu boşalmıştı, betona çakıldı; bu yüzden hayatını kaybetti.
- Daha havuzu yeni doldurtmuştum. Neden boşalttınız? fıkraoku. Com – Biz değil itfaiyeciler boşalttı. Çünkü evdeki yangını söndürmek için ilâve suya ihtiyaç duydular.
- Evde yangın mı çıktı? Bahçıvan:
- Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla çok sayıda insan geldi. Bir sigara izmaritinden kâğıtlar, ardından da perde tutuşmuş. O kalabalıkta farkına varamadık. Adam:
- Annem nasıl öldü? Sapasağlamdı. Bahçıvan:
- Haklısınız. Biz de şaşırdık ama, sizin yatak odanıza bir şey bakmaya girmiş. Yatakta karınızla en yakın arkadaşınızı görünce kalbine inmiş. Adam:
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu? Bunaldım.
Bahçıvan:
- Olmaz olur mu, var elbet. Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya. İşte onun neticesi pozitif çıktı.