Hoca bir gece, tam uyumak üzereymiş ki, damda bir hırsızın gezindiğini duymuş. Hemen hanımını uyandırmış. Yüksek sesle:
- Hanım, geçen gece eve geldiğim zaman sen derin bir uykudaydın. Benim geldiğimi duymadın. Ben de kapıyı bir müddet çaldım. Seni uyandıramayacağımı anlayınca içimden bir dua okudum. Ayın ışığına da tutunup evden içeri girdim. Hatırladın değil mi?
Hanımı, Hoca’ya hangi duayı okuduğunu sormuş, Hoca da söylemiş.
Bu sırada hırsız da bacadan içerisini dinlemekteymiş. Hoca’nın okuduğu duayı ezberleyip tekrarlamış.
Ardından da ayı ışığına tutunup içeri girmeye çalışmış. Derken palas pandıras damdan aşağı yuvarlanmış.
Hoca, gürültüyü duyunca karısına:
- Çabuk bir mum getir. Hırsızı yakalayalım.
Vücudu hurda haline gelen hırsız, Hoca’nın bu sözlerini duymuş. Yattığı yerden:
- Hoca efendi, hiç acele etme! O dua sende, bu akıl da bende varken, ben buradan öyle kolay kolay kalkıp da bir yere gidemem.