Bir akıl hastanesinde bir deli, öteki deliye:
- Ben bir roman yazdım, al oku; bakalım beğenecek misin, demiş.
Ve kendisine kalınca bir kitap vermiş.
Öteki deli, bir hafta boyunca okumuş romanı. Sonunda arkadaşı deliye:
- Romanın çok ilginç, demiş; yalnız biraz kalabalık, çok isim var içinde.
Kitabı veren deli:
- Al, demiş, ikinci cildini de oku.
Ve kalınca bir kitap daha vermiş.
Yine aradan bir zaman geçmiş. Romanın ikinci cildini de alan deli:
- Bunu da okudum, demiş; gerçekten çok ilginç ama, bu da çok kalabalık; çok isim var içinde...
O sırada akıl hastanesinin doktoru gelmiş üstlerine:
- Verin bakayım, demiş, o telefon rehberlerini. Ne zaman aldınız bunları; ben de kaç gündür onları arıyordum.
Adamın lastiği tam tımarhanenin önünde patlamış,kaldırıma ancak
Yanaşabilmiş. Sonraki işlem malum... Kriko, stepne, bijon anahtarı
Derken, birde bunların yanına talihsizlik eklenince,söktügü 4 adet bijon
Yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer.
Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünür gibi değil. Talihsiz sürücü bir
Sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular içinde kaderiyle
Başbaşa, kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden
Izleyen bir deli,çaresiz adamın halini bir süre daha acıyarak izledikten
Sonra seslenir;
- Ulan salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle ?
- Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala
Düşürdüm.
- Düşündüğün şeye bak! Sök öbür lastiklerden birer tane Sök hepsi 3
Bijonlu olsun.
Adam bir lastiklere bakar birde deliye ve hemen işe girişir. Herşeyi
Tamamlayıp bagaj kapağını kapatan sürücünün aklı deliye takılır.
Arabasına binmeden evvel döner dikkatli dikkatli adama bakar. Akıl
Hastanesindeki adama seslenir:
- Senin ne işin var tımarhanede? diye sorar.
- Biz burada ' delilik'ten yatıyoruz kardeim,' salaklık 'tan değil.