Nasreddin Hoca, işlerinin çokluğu, dünya telâşeleri, hastalık, sağlık vs gibi çeşitli bahanelerle ibadetten birçok zaman kaytaran birileri ile sohbet ediyormuş. Mazeretleri de bir sürü tabii. Bir ara söz yemekten, içmekten açılmış.
- “Bugünlerde canım bir helva yemek istiyor ki!… Bir türlü pişirip de yiyemedik” demiş, Nasreddin Hoca.
- “O kadar zor bir şey mi helva pişirmek, a Hoca” demişler.
- “Ne yapalım” demiş Hoca. “Şeker ve un bulundu, tere yağı bulunmadı. Tere yağ ve şeker bulundu, un bulunmadı. Un ve tere yağ bulundu şeker bulunmadı.” – “Hiç bir araya getiremedin mi bunları?” demişler.
- “Hepsinin bir araya geldiği de oldu,” demiş Hoca. “Amma o zaman da ben bulunmadım.”
Nasreddin Hoca, bir gün eşeğiyle odun getirir. Hava da сок sıcak olduğundan hem kendisi hem eseği kan ter içinde kalırlar. Hoca odunları indirir, yerleştirir. Karısına:
- Hatun, eşek сок yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir.
Karısıda o gün yorgun olduğundan:
- Efendi, benim işim var, sen yemleyiver, der.
Hoca sıcaktan iyice bunalmış vaziyette kendini minderin üzerine atar.
- Olmaz! Hiç halim yok, veremem, sen ver der.
Eşeğin yemini sen vereceksin ben vereceğim derken iş kızışır. Epeyce tartışırlar. En sonunda Hoca:
- Pekala! Öyleyse aramızda bahse tutuşalım. Kim önce konuşursa eşeğe o yem versin. Anlaştık mı? der.
Karısı teklifi kabul eder. İkisi de birer köşeye çekilirler. Az sonra kadın, el işini alarak komşuya gider. Hoca birşey diyemez. Aradan biraz zaman geçer. Eve bir hırsız girer. Hoca’yı görünce kaçacak olur. Ama Hoca’dan hiç ses ve tepki gelmediğini anlayınca kaçmaktan vazgeçer. Ortalıkta ne var ne yoksa koca bir çuvala doldurur. Hoca’nın gözleri önünde çuvalı yüklenerek evden çıkar. Karısı epey zaman sonra eve girip evin halini görür. Eşyaların yerinde yeller esmektedir. Telaşla:
- Bu ne hal? Efendi! diye çiğlik atar.
Hoca yattığı yerden doğrularak:
- Haydi bakalım Hatun, bahsi kaybettin. Eşeğin yemini sen vereceksin! der.
Fakir cobanin surusune hastalik girmis,oyunlar, kuzular telef oluyor, kosmus, nefesi kuvvetli bir hocaya. Hocaefendi,
- "Her koyun oldukten sonra iki rekat namaz kil!" demis. Coban namaza baslamis ama, nafile, koyunlar, kuzular sapir sapir gidiyor. Elde son bir kuzu kalinca, coban namazi kesmis, kara kara dusunuyor,kuzu da oynasirken yogurt bakracini devirmesin mi?
- "Bana bak!" demis:
- "Simdi iki rekat da sana kilar, gonderirim ha! Otur oturdugun yerde!"