MİT eleman alımı için duyuru yapar. Üç kişi başvurur. MİT binasında adayların hepsiyle tek tek görüşmeler yapılmaktadır. İlk adam içeri alınır ve su sorular sorulur. "Karını seviyormusun?"
"Evet, efendim"
"Ülkeni seviyormusun?"
"Evet , efendim"
"Pekala , biz karını da getirdik. Şu an yan odada." denir ve masanın üzerine bir tabanca konur. "Şimdi odaya gir ve karını öldür.!" Adam silahı alır yan odaya geçer. 5 dakika hiç ses duyulmaz. Adam tekrar ilk odaya geri döner. Kravatı gevsemiş, ter içinde kalmıştır. "Yapamıyacağım efendim." der ve orayı terk eder. İkinci adam içeri alınır. Aynı sorular sorulur. Aynı yanıtlar. Ve ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Adam yapamayacağını söyler ve ayrılır. Son adam Temel girer. Aynı sorular. Aynı cevaplar. Ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Temel içeri girer. 5 -10 saniye sonra içerden silah sesleri gelmeye başlar. BAM,BAM,BAM,BAM,BAM,BAM .... Derken kısa bir sessizlik ve ardından gürültülü bir cam kırılması duyulur. Temel içeri girer , biraz terlemiştir. MİT personeli sorar "Ne oldu ?" Temel cevaplar.. "Efendim bana verdiğiniz silah kurusıkı çıktı, o yüzden onu pencereden aşağıya atmak zorunda kaldım"
Dursun Ordu ile Trabzon arasında yük taşıyan bir kamyonun şoförüymüş. Radyoda çay elinden öteye çalarken birden yayın kesilir ve anonsta -"Dikkat! Dikkat! Dünyamızı uzaylılar istila etmiştir. Uzaylıların kuzey yarım küreye indiği tahmin edilmektedir." Dursun umursamaz. Yoluna türkülerle devam ederken, yayın tekrar kesilir.
- "Dikkat ! Dikkat! Uzaylıların Türkiye'ye indiği tahmin edilmektedir. Lütfen endişelenmeyin, iyi huylu uzaylılar ;ancak dilimizi pek iyi konuşamıyorlar, kolları uzun , bacakları kısa." Dursun Allah, Allah bu da nerden çıktı der ve içine bir kurt düşer. Yoluna devam ederken bir daha yayın anonsla kesilir:
- "Uzaylıların Karadeniz bölgemiz, Ordu, Trabzon arasına indiği tespit edilmiştir. Tekrar ediyoruz. Lütfen endişelenmeyin, iyi huylu uzaylılar ancak dilimizi pek iyi konuşamıyorlar, kolları uzun , bacakları kısa. Onlarla yavaş konuşarak anlaşabilirsiniz." Dursun'un içine bir kurt düşer ;ama ne yapsın ki, yoluna devam etmek zorundadır. Yaklasik 10,15 km sonra yol kenarında, spikerin tarifine uyan bir yaratık görür, el frenini çekip iner, yavaş yavaş yaklaşır. Kolları uzun , bacakları kısa varlığa, yavas ve tane tane :
- "Be nim a dum Dur sun. T rab zon lu yum. Sa na kö tu lük yap mam. Ba na ken di ni ta nit. " der. Yaratık da tane tane ,kızgınca ve yavaş cevap verir :
- "A dum Te mel. Ri ze li yum. Ha bu ra ya si çay ruм.