Padişah bir gün bir ferman yayınlayarak o haftaki cuma namazında orada yasayan herkesin bulunmasını zorunlu kılmış. Dört bir yana haber salınmış ve cuma vakti gelmiş. Bizim Temel dışında bütün ahali cumaya katılmış. Ertesi gün padişah sadrazamı yanına çağırıp sormuş:
- Dünkü cumaya ahaliden katılmayan var mı ?
- Evet efendim, bir kişi katılmadı. Temel.
- Tiz getirin o deyyusu karşıma. Temel'i bulup yaka paça padişahın huzuruna çıkarmışlar. Padisah, Temel ve Sadrazam kaldığında Padişah sormuş, - Söyle bakalım neden gelmedin dünkü cuma namazına ?
- Çok önemli bir isim vardı padişahım - Himmm demek önemli bir işin vardı. Öyleyse sana ölmeden önce üç dilek dileme hakkı tanıyorum. Söyle bakalım ilk dileğini.
- Yok padişahım ben en iyisi dilek dilemeyeyim siz beni oldürün.
- Dile lan deyyus çabuk adamı çileden çıkartma.
- Peki. Eeee şey padişahım. Ben sadrazamın karısına hastayım, madem öyle ölmeden önce bir yatsam onunla. Tabi bunu duyan sadrazam olaya şiddetle karşı çıkmasına rağmen, padişahın "Boş ver takma kafana nasıl olsa ölecek" gibi sözlerinden sonra istemeye istemeye razı olmuş. Ardından sıra ikinci dileğe geldiğinde Temel de yine aynı naz ve padişahın azarlaması sonunda Temel ikinci dileğini söylemiş - Eeee şey padişahım ben sizin karınıza da hastayım, ölmeden önce onla da...
- Ne diyorsun lan sen (falan padişah köpürmüş) Tabii bu kez de sadrazam telkinde bulunmuş ve Temel Padişahın karısıyla da... Veee sıra gelmiş üçüncü dileğe;
- Söyle bakalım şu üçüncü dileğini de bitirelim artık şu işi.
- Yok padişahım söylemeyeyim, ilk ikisini söyledim ama bunu nasıl söylerim bilmiyorum. İlk ikisinden daha kötü ne olabilir ki diye düşünen padişah kızarak - Oğlum şöyle bak işkence yaptırırım, söyletirim - Peki efendim, demiş Temel ve devam etmiş, Ben sadrazamla size de hastayım. Ardından kısa bir sessizlik ve Sadrazam :
- Padişahım ben sanki Temel'i namazda görür gibi oldum. Hatırlıyor gibiyim. Padisah :
- Nasıl hatırlamazsın lan eşşoğlu eşşek yanımda oturuyordu.!
Temel'in tek hayali Mısıra gidip muhteşem Piramitleri görmektir. Tarlayı,ineği satar bilet parasını denkler ve ilk gemiyle Kahire'ye gider. Gemiden iner inmezde cebindeki para ile Piramitlere nasıl gideceğini araştırır. Gezi programları ve kiralık araç çok pahalı gelir. Tam ümitsizce dolaşırken bir levha görür" kiralık develer" hemen sorar, günlüğü çok ucuza gelir ve kiralar. Tabi zekice bir soru sorar.
- "Bu deveyi nasıl kullanabilirim". Görevli kişi nazikçe bu soruya cevap verir. " Devemizde 3 vites vardır 1. Vites için bir kez "OH" demeniz yeterli 2. Vites için iki kez "OH, OH", ve en seri vites 3. vitestir bunun için ise üç kez "OH, OH, OH" demelisiniz"der. tabii Temel hemen sorar "peki nasıl durduracağım bu deveyi?,freni yok mu?"
- Satıcı "Devemizin freni için "ALLAH" demeniz yeterlidir der, Temel meydanda bir iki deneme turu atar "OH" der yürütür,"ALLAH" der deve durur. Temel ikna olunca da, satıcı devenin yönünü Piramitlere doğru çevirir. Temel "OH" diyerek deveyi birinci viteste kaldırır. Çölde yol boyunca Temel birinci vitesi pek kullanmaz seri bir şekilde hedefine gider. Uzakta piramitler görünür fakat çöl sıcağı ve devenin sarsıntısından sersemleyen Temel piramitlerin arasından hızla geçen deve ile ancak bir iki kare fotoğraf çekebilir ve deveyi durdurmak ister, "İNŞALLAH" der ,Deve durmaz, "MAŞALLAH"der deve durmaz, tüm bu gayretlerle deveyi durduracak sözcüğü hatırlayamayan Temel deveyi birinci vitese alır fakat az ilerideki uçuruma doğru deve yavaş yavaş yaklaşmaktadır, "İNŞALLAH","MAŞALLAH" der deve durmaz ve uçurum kenarında düşmeden önceki son adımını havaya kaldırır ve Temel aşağıya düşmenin verdiği korkuyla elleriyle gözlerini kapar "ALLAH" der deve zınk diye durur.
Düşmediğini gören Temel gözlerini açar ve sevinç içinde derin bir "OH"çeker.(malum 1. vites)
İki çift kağıt oynuyorlarmış, Temel, Dursun ve karıları... Temel bir ara kağıtlarını yere düşürmüş, almak için masanın altına eğilince ne görsün! Dursun' un karısı Fadime eteğinin altına hiçbir şey giymemiş. Tabii Temel ufak çaplı bir şok yasamış. Bir süre sonra Temel mutfağa gittiği sırada Fadime arkasından gelmiş ve masanın altında hoşuna gidecek bir şeyler gördün mu? demiş. Temel, "Evet gördüm!"
"Eğer istersen olur ama sana 50 milyona patlar." demiş, Fadime ve eklemiş, "Dursun cuma günü evde yok, saat ikiden sonra gel!" Temel cuma günü olunca doğruca Dursun' un evine gitmiş, 50 milyonu verip doğruca yatak odasına Bir kaç saat sonra Temel gitmiş. Dursun eve saat altı gibi gelmiş ve sormuş, "Bugün öğleden sonra Temel buraya uğradı mi?" Fadime hafiften sesi titreyerek, "Evet bir kaç dakikalığına uğradı."
"Peki sana 50 milyon verdi mi?" Fadime, Dursun' un anladığını düşünerek başı önde, "Evet verdi" demiş. Dursun, "çok iyi, çok iyi! Bu sabah bana uğradı da, acil bir isi için 50 milyon lazımmış, öğleden sonra sizin oradan geçerken eve bırakırım dedi, bak ne dürüst çocukmuş gördün mu!" ...!!