Çok fakir olan ve o gün kafası çok bozuk olan Temel yolda giderken bir lamba bulur ve onu alıp eve getirir. Kulübesine yatmaya gelen Temel lambayı bir köşeye koyar. Koymasıyla beraber lambanın içinden cinin çıkması bir olur. "Dile benden ne dilersen!" Temel gayet sakin; "Giт kardeşim başımdan, şimdi seninle ugraşamam." Cin tekrar; "Dile benden ne dilersen!" İyice sinirlenen Temel, "Hastamısın sen be! Birşey dilemiyorum s.. Tir giт başımdan!" Cin Temel'e dönerek; "Sen benden birşey istemedin ama ben sana yine de bir kıyak geçeceğim!" der ve Temele 6 tane yumurta uzatarak; "Bir dileğin olduğu zaman bu yumurtaların birisini eline al ve yere at. O zaman dileğin yerine gelecektir." der ve ortadan kaybolur. Gel zaman giт zaman Temel'in gözü bir gün yumurtalara takılır. Yumurtanın birini eline alır ve; "Bu kulübe bir saray olsun!" der. Anında kulübe saray oluverir. Bundan hoşlanan Temel ikinci yumurtayıda eline alır ve; "Dünyanın gelmiş geçmiş en güzel on hurisini bana ver." der ve on huri dakikasında Temel'in yanında olurlar. Temel bu işten iyice zevk almıştır ve hemen eline üçüncü yumurtayı alır; "Harcıyamıyacağım kadar çok param olsun!" ve tabii ki Temel'in sarayının her bir odası altınla dolar. Temel hayatını yaşar ve birgün sarayın önünden Dursun'u geçerken görür. Hemen vezirlere; "Çabuk şu adamı çağırın." Der. Dursun'u alıp Temel'in yanına getirirler. Temel'i o şekilde gören Dursun neye uğradığını şaşırır. Daha Dursun ağzını açmadan Temel; "Dursun bana hiçbirşey sorma al şu üç yumurtayı ve giт. Bir dileğin olduğu zaman bu yumurtalardan birini kır. Dileğin gerçekleşecektir" der ve Dursun gider. Aradan tam 1 yıl geçer ve Temel yine Dursun'u fakir ve gariban bir şekilde sarayın önünden geçerken görür. Hiçbirşeye anlam veremeyen Temel vezirlerine dönerek; "Getirin şu adamı" der. Dursun'u Temel'in huzuruna çıkarırlar. Temel; "Ula Dursun! Ben sana üç yumurta vermedim mi? Ne oldu sana? Yumurtaların hiçbirini kırmadın mı yoksa?" Dursun başlar anlatmaya; "Ya Temel başıma geleni hiç sorma! Senden yumurtaları aldığım gibi eve gittim tam eve gireceğim sırada ayağım takılmaz mı, yumurtaların biri yere düştü. Ben de "Hasssstt... Irr!" dedim. Evin her tarafı s.. K doldu. İkinci yumurtayı alıp "Bu s.. Kleri yok et!" dedim. Yok etti... Etmesine ama, benimki de gitti. Çaresiz üçüncü yumurtayı elime alıp; "Bari benimkini geri ver" dedim. Yani senin anlayacağın bir s.. K yüzünden bu hale geldim…
(İster inanın ister inanmayın gerçek) Artvin'de geçirdiğimiz 3 yılın bir kıs ayında Trabzon!dan Artin'e dönerken feci bir tipiye yakalandık. Ama inanın sis gibi yagıyor meret... Derken kaptan muavini cagırdı. Çünkü yol kapandı kapanacak. Hopa'dan Artvin'e çıkmaktayız o sırada.. dagda kalsak Allah muhafaza kurtlara yem olacaz... Neyse kaptan cagırdı muavini"Müstaa (müstafa demek istedi), haçen bi gel..." Bizim "müstaa" anında bitti kaptan mevkiinde.. "Buyur kaptan"... "Hele tak su sinzurleri"... Bizim müstaa araba durur durmaz atladı aşağı... taktı zincirleri o soğukta zincirleri çıplak elleriyle... biz de arabada bir ileri bir geri gidip gelip zincirlerin takılmasını bekliyoruz... Neyse, zincir takıldı biz harekete gectik... Yaklaşık 2-3 km gittikten sonra kurda kusa yem olmayacagımız fikrine varan kaptan tekrar durdurdur arabayı ve yine atnı edayla "Müstaa, hele bi gel bakayum" ... bizim pire müstaa "buyur kaptan" dedi ve bekledi kaptanın emrini... "hadı çöz zincirleri, artık poyle gidebiliruz" dedi ve müstaa yine atladı arabadan... bizler yine bir ileri bir geri derken çıkarttık zincirleri ayaklarımızdan (!)... Artık herkez mutlu ve huzurlu bir şekilde mutlu bir şekilde 3-4 yüz metre yolculuk ettikten sonra birden otobüsü durdurdu kaptan... ve bu sefer yüksek bi sesle bagırdı "müstaa.. hele gel bakayum..." Artık müstaa titriyordu" (nedense)... Kaptan "nerde zincurler bakayum?" diyince müstaa hiç istifini bozmadı ve "e yoldadur kaptan"
"Neden almadın peki MUSTAA"... ve bizleri 2 saat boyunca güldürecek cevap tüm otobüzte yankılandı "E işi bitti da!" Bu olaydan sonra ben laz hemserilerimizin çok mu akıllı (zincirleri unutma ihtimalini düşünmesi), yoksa saf olduklarına karar veremedim... Taktir sizlerin...