Halis öztürk, 1950'de Doğu'dan DP listesinde milletvekili olmuştu. Adı kimliğinde Halis Öztürk diye yazılıydı, ama herkes onu Halis Ağa diye çağırırdı. Halis Ağa dediniz mi Doğu da kuzeyden güneye değin, herkes tanırdı. Gençliğinde eşkiyalık ettiği, yol kestiği söylenirdi. Günahı söyleyenlerin boynuna. Halis Ağa 1950'den 1960'a değin on yıl hiç sektirmeden milletvekili olmuştu.
Derken 1960 Askeri harekatı onu milletvekili olarak bulmuş, yassıada'ya tıkmıştı. Halis Ağayı anayasayı tağyir, tebdil diye bilinen ünlü maddeden mahkemeye vermişlerdi. Yargıç soruyordu :
" Halis Öztürk' müsünüz ? "
" Evet efendim. "
" Söyle bakalım sen Anayasayı tebdil ve tağyir etmişsin ? "
" Neyi ne etmiştim ? "
" Anayasayı çiğnemişsin. "
" Vallahi çiğnemedim. "
" Çiğnemişsin. "
" Vallahi hakim bey , de ki İncil'i çiğnemişim, Tevrat'ı çiğnemişim ,Kuran'ı çiğnemişim, olabilir. Ama bu anayasa nedir, görmemişim, bilmemişim, tanımamışım. "
Çin’de görevli Amerikalı bir subay bir gün Pekin’de bir lokantaya girdi.
Garsonun getirdiği Çince mönüye garip garip baktı. Gelen mönüden birşey anlamasa da bozuntuya vermedi ve parmağını Çince bir yazının üzerine basarak garsona gösterip, ne geleceğini merakla beklemeye başladı. Bir müddet sonra garson bir tabak meyve getirdi. Amerikalı subay garsona meyveyi kenara koymasını işaret ederek parmağıyla listedeki başka bir yeri gösterdi. Bu kez, bir dilim pasta geldi. Subayın karnı çok acıkmıştı. Parmak yöntemiyle güzel bir yemek seçemeyeceğini de anlamış bulunuyordu. Çevresindeki masalara baktı. Karşı masada bir Çinli et yemeği yiyordu. Subay, karşı masadaki adamın yediği yemeği gösterdi ve garsona o yemekten getirmesini işaret etti. Yemek geldi. Subay büyük bir iştahla eti yemeye başladı. Birkaç lokma sonra, şimdiye dek bu татта bir et yemeği yemediğini fark etti. Pekin ördeklerinin ününü duymuştu. Bu acaba onun eti miydi?Garsonu çağırdı, eti gösterdi ve kollarını kanat gibi yaparak,
“Vak, vak?!” dedi. Çinli garson soruyu anlamıştı.
“Hayır” anlamında başını salladıktan sonra, doğru yanıtı verdi:
“Hav, hav, hav!”