İki adam ölür ve cennetin kapısına gelirler. Cennetin kapısında Aziz Peter beklemektedir. Aziz Peter ilk adama sorar:
- Hayattayken ne iş yapardın?
- Ben rahiptim, ömrümü Tanrı'ya verdim, karıma sadıktım, her gün dua ettim, insanlara yardım ettim, çocukları sevdim, der.
- Çok iyi, der Aziz Peter, al sana cennetin gümüş anahtarı.
İkinci adama sorar:
- Hayattayken ne iş yapardın?
- New York'ta taksi şoförüydüm, der adam. Çok iyi, al sana cennetin altın anahtarı.
Rahip bunu görünce öfkelenir.
- Aziz Peter, nasıl olur bu? Ben ömrümü Tanrı'ya adamış bir insanım, bana gümüş anahtarı bu taksi şoförüne de altın anahtarı uygun görüyorsunuz?
Aziz Peter gülerek:
- Oğlum, der. Sen vaaz verirken herkes uyuyordu, bu adam araba kullanırken herkes dua ediyordu.
Bir gün yolda yaya giden bir Bektaşi'nin önüne bir atlı çıktı:
- Baba! Bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın? dedi.
Bektaşi yanıt verdi:
- Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum.
- Şunu öğrenmek istiyorum, şu anda Allah ne yapıyor?
Sualin münasebetsizliğine içerleyen Bektaşi, hiç belli etmemiş:
- Yanıt veririm ama bir şartla, sen o аттаn in, ben bineyim.
- Neden?
- Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan!
Adam аттаn inmiş, Bektaşi binmiş. Adam:
- Hadi, demiş. Söyle bakalım. Allah şimdi ne yapıyor?
Bektaşi:
- Ne yapacak, demiş. Atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir akıllıya veriyor, demiş ve ata kamçıyı basıp uzaklaşmış.
Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafindaki güzelliklere bakıyormuş.
“Evrim ne güzellikler yaratıyor!” diye düşünüp mest oluyormuş.
Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam bütün gücüyle kaçıyormus ama her arkasına bakışta ayının daha yaklasmış olduğunu farkediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldirmış.
Tam vurmaya hazırlanırken adam ; “ALLAH'IM” diye bağırmış. Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş,orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın uzerine parlamiş.
Çok derinden gelen ilahi bir ses adama:
- “Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun?
Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?” demis.
Adam utanc icinde:
- “Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz”. demis.
Ses:
“Peki.” diye karsilik vermiş ve ışık kaybolmuş. Nehir tekrar akmaya baslamış. Herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmis, iki pençesini de göğe dogru çevirmiş, ve konuşmaya başlamış:
- “ALLAH'IM, senin rızan için oruç tuttum, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere.”…