Kapı vurulur ve bir erkek kapıyı açar.
Kadın:
'İyi günler az önce camınız kırıldı ve bunu yapan benim çocuğum, lütfen özrümü kabul edin ne kadar masrafı varsa ödemek istiyorum' der.
Adam:
'Hiç sorun değil çocuğunuz camı kırdı ve içeri giren top değerli bir vazoya
Çarptı ve o da kırıldı'.
Kadın daha fazla üzülür ve içeri girdiğinde gerçekten bir vazoyu kırılmış görür.
'Çok üzgünüm bunun da masrafını ödemek istiyorum' der.
Adam:
'Hiç önemli değil, aslında çok büyük bir iyilik yaptınız bana'.
Kadın merakla:
'Ama camınız ve değerli bir vazonuz kırıldı nasıl olur' der.
Adam:
'Hanımefendi ben bir cinim ve 100 bin yıldır o vazoda hapis kalmıştım, çocuğunuz sayesinde özgürlüğüme kavuştum, dileyin benden ne dilerseniz'
Kadın, önceleri şaşırsa da, biraz düşündükten sonra;
'Çok güzel ve büyük bir malikane istiyorum' der.
Adam:
'Bir dakika' der ve kısa bir telefon görüşmesinden sonra; 'tamam hanımefendi,
Malikaneniz hazır' der, 'İkinci dileğiniz nedir?' diye sorar.
Kadın, sevinç çığlıkları ile;
'En güzel kıyafetleri istiyorum' der.
Adam, yine kısa bir telefon görüşmesinden sonra;
'Tamam, hanımefendi, Versace ve D&G'ya gidip en güzel kıyafetlerden istediğiniz
Kadar alabilirsiniz' der,
Adam:
'Son dileğinizi de alabilir miyim' diye sormasıyla
Kadın: çıldırmış bir halde;
'Dünyanın en güzel mücevherlerini istiyorum' der.
Adam, yine kısa bir telefon görüşmesinden sonra:
'Tamamdır, yarın tüm mücevherleriniz teslim edilecek' der.
Kadın, artık sevinçten çıldırmıştır.
Adam, kadına sessizce:
'Ee şey hanımefendi, benim de sizden küçük bir ricam olacak' der,
'Malum, 100 yıldır bir vazodayım, bu sürede hiç kadın yüzü görmedim, benimle bir gece birlikte olabilir misiniz acaba?' diye sorar.
Kadın, biraz düşündükten sonra, ona bu kadar güzel şeyler veren birinin, isteğini geri çevirmemesi gerektiğini düşünür ve 'Tamam olabilir' der, sabah'a kadar birlikte olurlar...
Adam bir ara sigarasını yakar ve kadına sorar;
'Kaç yasındasın?'
Kadın, '32' der,
Adam:
'Hadi yaa.. Çok enteresan, bu yaştasın ve hala cinlere inanıyor musun
Dursun, imam nikahlı 4 karısıyla tek göz gecekonduda yaşamaktadır. arkadaşı temel’le karısı bir akşam ziyaretine gelir. karadenizlinin karadenizliye her daim ikramı, bir kaç kilo hamsi yapılır. yenilir, içilir sohbet edilir. vakit hayli geç olunca, dursun temel’i bırakmaz. yeriniz vardı, yoktu, olurdu, olmazdı derken temel ve karısı için de birer yer yatağı açar dursun.
Hanımları bir yolunu bulup sitem ederler dursun’a. "ula dursun zaten yerimiz yok. ev tek oda. hem hani bu akşam hepimizle halvet edecektin?"
Dursun da der ki "sırayla, bir saat arayla gidip dolabın kapısını açın. ben dolabın ışığında döşeğinizi bulup sizi memnun ederim"
Sabah olmuş, dursun bütün hatunlarıyla aynı yöntemle sevişmiştir. temel de uyanır bi süre sonra.
- Uşağım, nasıl rahat uyuyabildin mi?
- Sorma dursun. balık çok tuzlu geldi. acaip susadım. sabaha kadar yandım kavruldum.
- E uşağım dolapta su vardı. kalkıp içseydin.
- Ula nasıl kalkayım? dolabın kapısını açanı s*ktin!..
Anadolu’nun ağalık düzeni süren bölgelerinde; herkes başı sıkışınca, bir derdi olunca, doğru ağaya koşar.
Küçük reşo’nun da kamışına su yürümüş. yani ergenliğe erişmiş. ama reşo farkında değil, aleti devamlı şişiyor ve ağrıyormuş. hastalandığını sanmış ve doğru ağaya koşmuş. kapıyı açan ağaya utana sıkıla da olsa, aletini göstermiş. ağlamaklı bir sesle:
- Ağam şişti, inmir…!
Ağa durumu anlamış. içerden buz almış, reşo’ya uzatmış. buzu alete bastırmasını söylemiş. bir süre sonra, buzun etkisiyle ağrı ve şişlik kalmamış.
Reşo rahatlamış ve mutlu bir şekilde eve dönmüş.
Ama ertesi gün ayni dert. yine şişlik ve ağrılar. tekrar ağaya koşmuş. yine buz faslı.
3. gün yine ağrı ve şişten şikâyetle ağaya koşmuş.
Kapıyı çalmış. bu kez ağanın karısı açmış kapıyı.
- Abla ağam evde yok mudur?
- Yoktur ula, ne yapacaksin ağayi ?
Reşo, bu kez ağanın karısına aleti işaret ederek, sızlanmış:
- Abla şişti. inmir..!
Abla durumu anlamış ve reşo’yu içeri almış.
Reşo’nun aletini bir güzel indirmiş ve göndermiş.
Reşo, bu tedavi yönteminden oldukça memnun kalmış…
Ertesi gün yine dayanmış ağanın kapısına.
- Yine ne var ula reşo ?
- Ağam, abla yoktur?
- Ablayı ne yapacaksin ula pok yiyen?
Reşo, aletini işaret ederek;
- Vallah ağam o senden eydir. o hem şişini indirir. hem de iltihabini alir.