Küçük kasabanın birinde, bir caminin tam karşısında arazisi olan adam, arazisi üzerine bir genelev inşa etmeye başlamış. imam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler, ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar. tüm cemaatin tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu genelev için hergün beddua etmekten öteye geçememiş.
Inşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş.
Caminin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler, ancak genelev sahibi adam, cami imamının ve cemaatin direk veya indirek olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddası ile camiye karşı tazminat davası açmış.
Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler, bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler.
Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkemeye günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:
"Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum," demiş. "ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var. taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati…!"
Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış;
- Eeee! Ne vergisi koyalım? Demiş. Vezirler:
- Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!
Padişah "tamam" demiş.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
- Nasıl, halk hayatından memnun mu, her hangi bir şikayet var mı?
- Hiç bir tepki yok sultanım!
- İyi o zaman köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!
Aradan bir süre geçmiş, padişah tekrar sormuş vezirlerine:
- Var mı halinden şikayet eden?
- Yok!
Halkının tepkisizliğine kızan padişah gürlemiş:
- Köprülerin ortasına da birer adam koyun, gelip geçeni köprünün ortasında becersin!
Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen padişah, çağırmış vezirlerini;
- Halkı dinleyelim hele bir, demiş.
Gitmişler halka, padişah sormuş:
- Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikayetiniz?
Ses yok.
Padişah tekrar:
- Ulan demiş, taş üstünde taş omuz üstünde baş komam! Var mı şikayeti olan hemen söylesin!
Diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
- Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!..
- Eeee!, demiş padişah bir umutla... Ne olmuş o köprünün ortasındaki adama?
- Akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz, mümkünse bir adam daha koysanız...