Yaşlılığı nedenliğiyle çok ucuza satılan bir fili satın alan uyanık adamlardan biri, bir çadır kurmuş ve önüne şöyle bir tabela asmış:
"Kim bu filin dört ayağını birden hoplatırsa 10 Milyon kazanacak. Denemesi 100 Bin Lira." Çok deneyen olmuş ama kimse başaramamış. Bir gün bir çocuk gelmiş, içeri girmiş ve avucuna sakladığı hapşırık tozunu filin hortumuna tutmuş. Fil hapşırırken hop hop hoplamaya başlamış. Çocuk paraları almış, gitmiş. Herkes bu yöntemi denemeye kalkınca iflas gözüktüğünden başka bir tabela asmış. "Kim filin başını önce aşağı yukarı, sonra sağa sola sallatırsa 10 Milyon, denemesi 10 Bin." Yine deneyenler olmuş ama kimse becerememiş. O çocuk tekrar gelmiş, içeri girmiş, filin yanına yaklaşmış, beni tanıdın mı, der gibi kendini göstermiş, fil kafasını aşağı yukarı hareket ettirmiş. Çocuk elindeki hapşırık tozunu gösterince de fil başını sağa sola sallamaya başlamış.
En yakın komşusundan 10 kilometre uzakta, yaşlı karısıyla birlikte yaşayan çiftçi, eğlence olsun diye bir dişi yavru domuz almış. Domuz kısa sürede büyümüş ve çiftleşme zamanı gelmiş. En yakın erkek domuz 10 kimoletre uzakta bulunduğundan ve domuz "domuz gibi" inatçı olduğundan, yaşlı çiftçi bu seyahati el arabasıyla yapmaya karar vermiş. Kan ter içinde kaldıktan sonra dişi domuzunu çiftleştirmiş ve erkek domuzun sahibine sormuş:
- Hamile kalıp kalmadığını nasıl anlayacağım?Adam:
- Yarın, demiş, çayırda yatıp debeleniyorsa hamiledir yok çamurda yatıyorsa değildir, yine getireceksin. Adam aynı yolu el arabasıyla yeniden katedip evine dönmüş. Ertesi sabah pencereden baktığında domuzun çamurda yattığını görmüş. Çaresiz domuzu el arabasına koyup yeniden çiftleştirmeye götürmüş. Ama yine aynı sonuç. Aradan günler geçmiş, domuz hep çamurda yatıyor. Yorgun bir günün sabahında, adam karısına ümitsizce seslenmiş, -Şu camdan bak bakalım, domuz çayırda mı debeleniyor, çamurda mı?Kadın cevap vermiş, -Valla, ne çayırda ne çamurda, el arabasına binmiş bekliyor.
Adam müthiş bir mastürbasyon tutkunu. Yaşamında ki herşey buna bağlı. Birgün arkadaşının çiftliğini gezmeye gittiğinde,gözüne ineklerde kullanılan süt sağma makineleri takılır. Bizimki hasta olur, gözlerine inanamaz." Aman tanrım" der, ben yıllarca boşuna elimi bileğimi yormuşum, bu alet tam bana göre. "Hemen arkadaşıyla pazarlığı bitirip, makineden bir tane alır ve eve gidip denemeye koyulur. Aletini makineye takar ve çalıştırır. Makine çok hoşuna gider, kahramanımız zevkten dört köşe. Bir posta, iki posta, üç posta derken, o gün için artık yeterli olduğunu düşünüp, süt sağma makinesini durdurmaya çalışır ama makine durmaz. Aletini makineden çıkarmaya çalışır çıkmaz. Hemen arkadaşına telefon edip makineyi nasıl durdurabileceğini sorar. Arkadaşı yanıtlar; "Valla onlar otomatiktir, her inekten sekiz kilo süt almadan bırakmaz.