Adamın biri, California'da bir kumsalda yürürken, ayağı eski bir lambaya takılmış. Adam lambayı kumların içinden çıkarmış ve ovalamış. Bir süre sonra, lambadan Cin çıkmış. Adam çok şaşırmış.
Cin adama demiş:
- "Tamam, beni lambadan kurtardın ama bu ay içindeki dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım. Bu yüzden, üç dileği unut. Sadece bir dilek hakkın var."
Adam oturmuş ve bir süre düşündükten sonra Cin'e demiş:
- "Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok kötü tutar. Benim için Hawaii'ye bir köprü yap. Böylece arabayla oraya gidebileyim."
Cin gülmüş ve demiş:
- "Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün. Köprünün ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün. Olmaz, başka bir dilek düşün."
Adam:
- "Tamam" demiş ve güzel bir dilek düşünmeye başlamış.
En sonunda Cin'e dileğini söylemiş:
- "Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi söylerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini, onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum."
Bunun üzerine Cin demiş:
- "Köprü iki şeritli mi olsun, dört şeritli mi?"
Trabzonlu imamlar, kendi aralarında maç yaparlarmış. Ama ne hikmetse, hep merkez imamlarının takımı, maçı kaybedermiş.
Bir gün merkezin hocalarından biri demiş ki:
- "Bu böyle olmayacak. En iyisi, biz Trabzonspor'lu Hami'ye rica edelim, gelsin takımda oynasın. Soran olursa, merkez camisi imamı Hami Hoca deriz." demiş.
Hami'den rica etmişler. Hami de kabul etmiş. Maç oynanmış ama merkezin imamları yine mağlup olmuşlar.
Maç dönüşü, merkez imamlarının arkadaşlarından biri sormuş:
- "Hoca, bu hafta kazandık değil mi?"
- "Maalesef 2-1 yenildik."
- "Yapma ya. Nasıl olur, Hami oynamadı mı?"
- "Oynadı ve bizim golümüzü de o attı."
- "Peki onların gollerini kim attı?"
- "Roberto Carlos Hocayla, Ronaldo Hoca."
İngiliz, Fransız ve Türk üç fare, barda oturup birbirlerine hava atıyorlarmış.
İngiliz, bir bardak viski istemiş, bir dikişte içmiş ve:
- "Bir fare kapanı gördüğümde, altına yatıp ayağımın ucu ile basıyorum. Kapan kapandıktan sonra, peyniri alıp gidiyorum." demiş.
Fransız, iki kadeh burbon istemiş, hepsini bir dikişte bitirdikten sonra:
- "Fare zehri gördüğüm zaman, mümkün olduğunca topluyorum, evde ezip onu toz haline getirip sabah kahvemin içine atıyorum ki kafa yapsın diye." demiş.
Bunlar Türk fareye dönmüşler, birasını bitirdikten sonra Türk fare demiş:
- "Sizlerle uğraşamayacağım, şimdi eve gidip kediyi becermem lazım."