Üniversite öğrencileri yıl sonu dönem ödevleri için öğretmenlerinin tayin ettiği bir köye giderler. Bu köyün muhtarını bulup ödevleri hakkında biraz açıklama yaptıktan sonra yardım isterler. Muhtar bu öğrencileri köyün en yaşlısı olan Hasan Amca'ya gönderir. Hasan Amca'da köyün kahvesinde oturup çay içerken öğrenciler gelir ve tanışırlar. Sonrada "Hasan Amca bize en güzel anınızı anlatmaya başlar mısınız lütfen, artık işimize başlayalım" derler. Hasan Amca anlatır; "Bir gün köyün eşşeği kaybolmuştu ee tabii bizde o zamanlar gençtik, köyün delikanlıları toolandık 3 gün 3 gece eşşeği aradık bulduk mike mike getirdik" Deyince gençler birden bire "Yaa Hasan Amca biz bunu ödev diye nasıl yazalım ayıp denen bir şey var, sen bize başka bir anını anlat en iyisi. Hasan Amca yine "bir gün yine köyün horozu kayboldu, yine bizler koyulduk üç gün üç gece horozu aramaya başladık, buluncada mike mike getirdik deyince, gençler hep bir ağızdan yaa amca biz bunuda yazamayız, sen bize başka bir güzel anını anlat. Hasan Amca; "Hah bu çok güzel bunu iyi dinleyin. Bir gün muhtarın kızı kaybolmuştu, Kızı bir görseydiniz bir içim su, tabii biz delikanlılar çıktık üç gün üç gece kızı aradık bulduk mike mike getirdik, deyince gençler yaa Hasan Amca bu da olmaz, sen bize en iyisi kötü bir anını anlat deyice, Hasan Amca; "Bir gün de ben kaybolmuştum...
Hoca, bir zengin konağına yemeğe davetliymiş. Kapıda bir uşak, herkesi saygı ile karşılıyormuş. Sıra Hoca'ya gelince, giyisilerini beğenmeyip içeri almamış. Buna fena içerleyen Hoca, evine koşup kürkünü giymiş. Döndüğünde, sofranın en güzel yerine kurulup, oturmuş. Herkesin şaşkın bakışları altında, kürkünü yemeklere sokup:
"- Ye kürküm ye!", demiş."- Hoca, ne yapıyorsun!?"
, diye sormuşlar. Yanıt vermiş:
- Eee! İkram bana değil kürke