Bir adam polisliğe aday olmuş. Adama demişler ki;
- Karını getirdik, karını seviyor musun? Adam;
- Seviyorum, demiş.
- Devletini seviyor musun? demişler. Adam;
- Seviyorum, demiş. Denemek için adama;
- Devletin için giт içeri, karını silahla vur, demişler.
Adam 5 dakika sonra içerden çıkmış kan ter içinde;
- Ben yapamam, demiş.
Bir adam daha gelmiş, o da aynı cevap. Sonra Temel gelmiş, Temel odaya girmiş, silah sesleri gelmiş, ardından cam kırılma sesi, sonra Temel çıkmış odadan Temel'e - Ne oldu? demişler. Temel demiş ki;
Verdiğiniz silah kuru sıkı çıktı ben de camı kırıp karıyı aşağıya attım...
Değişik ülkelerden gelmiş insanlar aynı masada birer kadeh şarap ısmarlarlar. Şaraplar gelince bakarlar ki, her birinin kadehinde birer karasinek vardır. Acaba kim nasıl tepki verecek?
İşte bu sorunun cevabı :
· İsveçli, aynı kadehte yeni şarap getirilmesini ister.
· İngiliz, yeni kadehte yeni şarap getirilmesini ister.
· Finlandiyalı, sineği kadehten alır ve şarabı içer.
· Rus, şarabı sinekle içer.
· Çinli, sineği yer fakat şarabı içmez.
· İsrailli, sineği yakalar ve Çinliye satar.
· Yunanlı, şarabın üçte ikisini içer ve yeni şarap ister.
· Norveçli, sineği yakalar ve yem olarak kullanmak üzere balığa çıkar.
· İrlandalı, sineği ezerek şaraba karıştırır ve İngiliz´e ikram eder.
· İskoç, farkında olmadan şarabı sinekle içer, sinek boğazına takılınca; ´Allah kahretsin şimdi içtiğimi kusacağım!´ der.
· Amerikalı, lokantaya tazminat davası açar ve 65 milyon dolar tazminat talep eder.
· Türkleri masada temsil etmekte olan Temel ise yandaki eczaneden bir sinek ilacı almaya gider.
Avrupa ve Amerika’da 2-9 yaş çocuklara Tanrı’ya ilişkin düşüncelerini sormuşlar. Dinsel eğitimin bir parçası olarak çocuklara Tanrı’ya bir mektup yazın ve duygularınızı isteklerinizi anlatın demişler. Cevapları az çok tahmin etmişsinizdir ama biz yine de yayınlayalım.
1) Sevgili Tanrı, şu andaki eksiklerimi yazıyorum: Yeni bir bisiklet, bir kimya seti, köpek, film makinesi, beyzbol eldiveni. Hepsini gönderemezsen birazı da olur. Seni seven Eric –5 yaşında- Not: Noel Baba’nın olmadığını biliyorum.
2) Canım canım Tanrı, Astronotları öyle yukari firlatip firfir döndürmelerinden ödüm kopuyor. N’olur onların bizim evin çatısına düşmelerine izin verme. Dostun Norman –4.5 yaşında- 3) Sevgili Tanrı, Lütfen bana bir midilli gönder. Senden şimdiye kadar hiçbir şey istemedim. Bruce –4 yaşında- 4) Sevgili Tanrı, Babam çok aksi. Onu bu huyundan vazgeçirmeni istiyorum. Ama lütfen canını yakma. Sevgilerle. Martin –5 yaşında- 5) Sevgili Tanrı, Bulutlardan biri yüzünü öyle korkunç yaptı ki ödüm koptu. N’olur söyle ona bi’ daha öyle yapmasın. Ellen –3 yaşynda- 6) Tanrı’cım, Üst kattakiler durmadan bağıra çağıra kavga ediyorlar. Bence yalnızca çok iyi arkadaşların evlenmesine izin vermelisin. Nan –5 yaşında- 7) Sevgili Tanrı, Bizi hiç merak etme çünkü bizimkiler çok dindar. Teddy –9 yaşında- 8) Sevgili Tanrı, Bende senin dışında bütün liderlerin resmi var. Norman –6 yaşında- 9) Sevgili Tanrı, Kitabını okudum ve beğendim. Bütün o fikirler nereden geldi aklına? John –8 yaşında- 10) Sevgili Tanrı, Zürafaların görünümünü isteyerek mi böyle yaptın, yoksa yanlışlıkla mı oldu? Norman –4 yaşında- 11) Sevgili Tanrım, Tamam incil’de öbür yanağını çevir dedin biliyorum; ama kardeşim gözüme vurunca ne yapacağım? Sevgiler, Teresa –5 yaşında-
Sürekli burçların iyi yönleri dile getirilir ve herkes “aa sanki beni anlatıyor” tarzında tepkiler verir. “Allah aşkına bu burçların hiç kötü yanı yok mu?” diyenlerdenseniz bu yazı imdadınıza yetişti… Burçların iyi yanlarını üstlenenler bu yazıdaki burç özelliklerini okuduklarında ne düşünecekler acaba?
· KOÇ- Sana kalsa dünyada herkes aptal bir sen akıllı değil mi! Millete öğütler verir ukalalık taslar, önüne yemek koysan beğenmez… Allah düşmanların başına vermesin…
· BOĞA- Sen ayrı bir panel konususun… Kafayı iş yapmakla bozmuş sanki dünyayı bu kurtaracak…. İnatçı mı inatçı, dik kafalı… komünistsin sen yaa!
· İKİZLER- Sen hızlı ve pratik düşünebiliyorsun, ama insanlar seni bunun için değil bisexuel olduğun için seviyorlar.. Kendinden çok şey verip karşıdakinden az şey bekliyorsun yani salaksın… ayrıca çoğu şizofrenin de ikizler burcundan çıktığı söyleniyor, bilgine…
· YENGEÇ- Sen sempatik ve başkalarının problemleriyle ilgilenir görünmeye çalışan son derece yapmacık birisin, ama biz bu sahte şirinlik numaralarını yemeyiz… Bu arada akıl hastanelerindekilerin %90´ının yengeç burcu olduğu söyleniyor! Haberin olsun!
· ASLAN- Sen kendini dünyanın zirvesindeki kusursuz insan sanmaya devam et, ohoooo millet senle ne dalga geçiyor haberin yok… Eleştiriye hiç gelemeyen, kendini beğenmiş zavallı aslan parçası, sen kendini bir odaya kapat ve hayatının geri kalanını aynada oranı buranı seyrederek geçir bakalım….
· BAŞAK- Sen pek aklı başında otoriter biri olduğun için dağınıklığı pek sevmezsin değil mi? Ama senin her tarafı didik didik kontrol etme huyundan millete fenalık geldi! Amma soğuk, ruhsuz tipsin yaa sen…
· TERAZİ- Sen sanatçı ruhlu olduğun için apayrı saçma salak bir boyutta yaşıyorsun… Böyle aklı bir karış havada gezen adamın iş bulması da pek muhtemel değil, ömrünün sonuna kadar aylak aylak gezersin, sonunda da her büyük sanatçı gibi "kimse beni anlamadı" diye çıldırırsın yarım aklın da gider.
· AKREP- Sen hele sen! Berbatların içinde en berbat olan! İçten pazarlıklı, kıskanç, ahlak anlayışı sıfır! Çoğu Akrep´in eninde sonunda korkunç bir cinayete kurban gittiğini duymuş muydun?
· YAY- Sen her şeyin iyi tarafını gören şen şakrak bir tipsin, kendini buna alıştırmışsın ne de olsa yeteneksizliğini ve şanssızlığını başka türlü örtemezsin değil mi? Çoğu Yay burcu zaten alkoliktir. Seni adam yerine koyup bu kadar yazanda kabahat…
· OĞLAK- Sen tutucu ve risk almaktan kaçan birisin. Böyle biri dünyada ne diye yer işgal eder ki! Şöyle bir etrafına bak bakalım hangi kayda değer insanın Oğlak burcundan çıktığı görülmüş?
· KOVA- Sen güya çok atak birisin ya, bir şeyi elde etmek için her türlü yalanı söylüyorsun, ama yalanı bile beceremiyorsun. Aynı hataları döne döne yapıyorsun çünkü kafasızsın. Ne sinirleniyorsun? Doğruları söyleyince kabahat oluyo di mi…
· BALIK- Senin maşallah hayal gücün pek gelişmiştir. Sürekli FBI´dan ya da CIA´den birilerinin peşinde olduğunu düşüne düşüne sonunda kafayı yiyeceksin. Ama sen en iyisi hayallerinle başbaşa kal, nasılsa arkadaşlarının arasında en ufak bir dikkat çeken tarafın yok, kendine güveni olmayan öyle sessiz sedasız bir tipsin işte.
Ülkemizde de ilgiyle izlenen Seinfeld dizisinde George Costanza`yı canlandıran Jason Alexander, iş yerinde "çok çalışıyor" görünmek isteyenlerin yapması gerekenleri sıraladı.
İnternet kullanıcıları arasında dolaşan kurallar listesinin ilk maddesi ;
"Her zaman ellerinde dökümanla yürü". Alexander`a göre, ellerinde çeşitli döküman bulunan insanlar, özellikle işverenlerin gözünde kolayca çok çalışıyor imajı çizebiliyorlar.
Jason Alexander`a göre "Çalışıyor Gözükmenin 10 Kuralı" şöyle :
· Her zaman ellerinde dökümanla yürü.
· Bilgisayarı meşgulmüş gibi kullan! Tabii iş yapıyorum diye e-postalarını kontrol edebilir, sohbet edebilir, hatta sevdiğin bir arabanın özelliklerini takip edebilirsin. Eğer patron yakalarsa, "Yeni bir yazılım deniyorum" mazereti genellikle çalışır.
· Masanı kalabalık тuт. Çalışma masası üzerinde ne kadar çok malzeme varsa o masanın sahibi, iş verenlere, o kadar çok çalışkan gözükür. Bu sebeple masanızda ilgili ilgisiz her zaman bir sürü şey bulundurun.
· Sesli mesaj sistemi kullan. Gün boyu seni sürekli birileri arayarak onlar için bir şeyler yapmanı isteyecektir. En önemlisi de senin internet´ te sörf ile geçebilecek zamanını çalacaklar. Bu sebeple eğer mümkünse sesli mesaj sistemi kullanmak akıllıca bir çözüm olur. Hatta cihaza "Yoğun işlerim sebebiyle şu an yanıtlayamıyorum, lütfen adınızı ve telefonunuzu bırakın, daha sonra size döneyim" mesajı yerleştirmek akıllıca bir davranış olur.
· Sabırsız ve huzursuz davran. Eğer işverenlerin gözü önündeyken aceleci ve huzursuz davranırsan, patron sizin çok çalışmaktan gerilmiş olabileceğini düşünecektir.
· Ofisi geç terk et. Her zaman çalıştığın yeri geç terk et. Özellikle patron oradaysa ondan önce asla çıkma. Masanda bazı magazin dergilerini ya da gazeteleri oku ama sakın erken çıkma.
· Etkileyici iç geçir. Aynı ortamda birileri varken yüksek sesle iç geçirmek, evrendekilere son derece yoğun ve baskı altında olduğun mesajını verir. Patronlar buna bayılır.
· Yığın stratejisini iyi uygula. Odanın kalabalık ve sürekli çalışılır bir yer olduğu mesajını vermek için sadece masanı değil, yerleri de bir şeylerle doldur. Kalın bilgisayar kitapları olabilir. Özellikle patron odaya geldiğinde üzerinde kitapların bulunduğu bir koltukta kendisine yer açmanız patronun size minnetle bakmasını sağlayacaktır.
· Kendi sözlüğünü kendin yarat. Bazı teknik terimleri öğren ve bunları özellikle toplantı zamanlarında bol bol kullan. Kimse ne söylediğini anlamayabilir ama öğreneceğin bu kelimeler patronunun gözünde minnettarlık olarak sana geri dönecektir.
· Patrona göndereceğin yazılara dikkat et. Örneğin burada anlattığım taktikleri arkadaşlarına gönderirken sakın patrona da gönderme!