Nasrettin Hoca yolculuğa çıkar. Birkaç gün yol aldıktan sonra, zaten az olan parası biter. Beş parasız bir müddet daha gider ama çok geçmeden açlık başına vurur. Parası olmadığı halde çarşı pazar dolaşmaya başlar. Bir ekmek fırınının önünden geçerken burnuna mis gibi sıcak ekmek kokusu gelir. Hoca, dükkanın önünde durup, müşteri bekleyen fırıncının yanına gelir ve:
- Hey ahbap, bu ekmekler senin mi, diye sorar. Adam umursamaz bir vaziyette cevap verir:
- Evet, benim. Nasreddin Hocanın karnı iyice acıkır, ağzı sulanır. -Gerçekten senin mi bu mis gibi kokan sıcacık somunları Adam [i]Nasrettin Hocanın[/i] açlığından haberdar değildir ya, sinirli sinirli cevap verir:
- Benim dedim ya kardeşim, daha ne sorup duruyorsun! Hoca ekmeklere bakarak iç geçirir:
- Sen elindeki nimetin kıymetini bilmiyorsun ahbap. Madem bu kadar ekmek senin, neden yemiyorsun...!
Temel, İstanbul'daki arkadaşı Dursun'un yanına gider.
Yerler içerler vakit iyice geç olunca Dursun, Temel'e;
- "Ula Temel bilirsin helanın yolu bizim yatak odasından geçiyor, eğer bir ihtiyacın varsa şimdiden hallet." der.
Temel de kendinden emin:
- "Hayır yok." der.
Lakin gece yatınca, Temel çok sıkışır, bir saksının içindeki çiçeği çıkartıp işini görür.
Ertesi gün Temel, Dursun'la vedalaşıp memleketine gider.
Aradan üç beş ay geçer ve Temel, Dursun'a telefon açar.
Telefondaki sesin Temel'e ait olduğunu duyan Dursun, kızgın bir şekilde sorar:
- "Ula Temel, nereye sıçtıysan öyle, 3 aydır 4 ev değiştirdim, hala koku gitmedi."
Temel, şehirler arası seyahatinde treni tercih etmiş ve yataklı olan kompartımana yerleşmiş. Az sonra kompartımana çok güzel bir kadın gelmiş ve tanışmışlar. Kadın İş Bankasında çalışıyormuş.
Uzun bir sohbetten sonra gece olmuş ve yatmak üzere kompartımandaki ranzayı açmışlar. Kadın üst kata, Temel de alt kata yerleşmiş.
Yatmalarından 10 dakika sonra, kadın pijamasının üstünü çıkartıp yere atmış. Temel bunu görünce, kadının kendisinden bir şeyler beklediğini düşünerek kadının yatağına alttan hafifçe vurmuş:
- "Handan Hanım."
- "Buyrun Temel Bey."
- "İş Bankasının kapıları açıldı mı acaba?"
- "Ne münasebet Temel Bey. Teessüf ederim, bu davranışınız çok çirkin."
- "Özür dilerim Handan Hanım. Ben sanmıştım ki !!!"
Yaklaşık on dakika sonra, kadın pijamasının altını çıkarmış ve yere atmış. Temel bunu görünce çıldıracak gibi olmuş ve kendini tutamayarak yeniden kadının yatağına hafifçe vurmuş:
- "Handan Hanım."
- "Buyrun Temel Bey."
- "İş Bankasının kapıları açıldı mı acaba?"
- "Temel Bey, lütfen kendinize gelin, çok ayıp."
Temel, olanlar karşısında çok zor durumdaymış ama dayanacak durumda da değilmiş. Yine de sabretmiş. Ancak 5 dakika sonra kadın bu defa çamaşırının üstünü çıkarmış ve atmış. Sabredemeyecek durumda olan Temel yeniden ranzaya vurmuş:
- "Handan Hanım."
- "Buyrun Temel Bey."
- "İş Bankasının kapıları açıldı mı acaba?"
- "Temel Bey, bu son olsun lütfen, bir daha aynı şey olursa güvenliği çağıracağım."
Temel büyük bir hayal kırıklığı ile yeniden yatmış. 5 dakika sonra kadın çamaşırının altını çıkartıp yere atmış. Bu defa kadın da istekliymiş. Aradan 10 dakika geçmesine rağmen Temelden ses gelmeyince kadın Temel'in uyuduğunu sanarak endişelenmiş ve dayanamayarak seslenmiş:
- "Temel Bey."
- "Buyrun Handan Hanım."
- "Temel Bey, İş Bankasının kapıları açıldı da !!"
- "Gerek kalmadı Handan Hanım, biz çeki elden bozdurduk !!"
Çok zengin bir adam, evindeki havuzun kenarında verdiği meşhur sosyete partilerinden birinde, partiye heyecan katmak için, bir yarışma düzenlemeye karar vermiş. Bunun için akvaryumundaki pirana balıklarını havuza atmış ve mikrofonu eline alıp:
- "Kim içinde pirana balıklarının bulunduğu bu havuza atlayıp, karşıdan karşıya yüzerek geçerse, sarışın bir bayanla sabaha kadar eğlenecek." demiş. Kalabalıktan ses seda çıkmamış.
Bunun üzerine zengin adam ödülü artırmaya karar vermiş ve:
- "Kim havuzu yüzerek karşıdan karşıya geçerse, bir sarışın ve bir de esmer kadınla beraber eğlenecek." demiş. Yine kimseden ses çıkmamış.
Bunun üzerine zengin adam:
- "Ödül, bir sarışın kadın, bir esmer kadın ve yanında da bir tane ibne." deyince "şlaaps" diye bir ses duyulmuş. Bir de bakmışlar ki bizim Temel, havuzda çırpına çırpına yüzerek, karşı taraftan çıkmış. Temel havuzdan çıkar çıkmaz hemen koşarak, tekrar havuzun öbür kenarına gelmiş ve:
- "Nerede o ibne?" diye bağırmış.
Bunun üzerine ev sahibi:
- "Beyefendi ne kadar sabırsızsınız, sarışın ve esmer kadınlar varken, ibneyi ne yapacaksınız?" diye sormuş:
Bunun üzerine Temel cevabı yapıştırmış:
- "Sizin vereceğiniz İbne değil, beni havuza iten ibne nerede?"