Adam müthiş bir mastürbasyon tutkunu. Yaşamında ki herşey buna bağlı. Birgün arkadaşının çiftliğini gezmeye gittiğinde,gözüne ineklerde kullanılan süt sağma makineleri takılır. Bizimki hasta olur, gözlerine inanamaz." Aman tanrım" der, ben yıllarca boşuna elimi bileğimi yormuşum, bu alet tam bana göre. "Hemen arkadaşıyla pazarlığı bitirip, makineden bir tane alır ve eve gidip denemeye koyulur. Aletini makineye takar ve çalıştırır. Makine çok hoşuna gider, kahramanımız zevkten dört köşe. Bir posta, iki posta, üç posta derken, o gün için artık yeterli olduğunu düşünüp, süt sağma makinesini durdurmaya çalışır ama makine durmaz. Aletini makineden çıkarmaya çalışır çıkmaz. Hemen arkadaşına telefon edip makineyi nasıl durdurabileceğini sorar. Arkadaşı yanıtlar; "Valla onlar otomatiktir, her inekten sekiz kilo süt almadan bırakmaz.
19. Yüzyılda Mora'da doğup büyüyen ve divanındaki bir şiirden Moralı Süleyman adlı bir şeyhin müridi olduğu anlaşilan Sümbülzade Vehbi, hece ve aruz vezniyle yazdığı şiirlerle tanınır. Vehbi, divan edebiyatı türlerinden “rücu†şiirleriyle ün yapmıştır. €Rücuâ€, mesajın ilk satırında tahmin edilenden çok farklı olduğunu ikinci satırda anlatan bir sanat tarzıydı. Rivayete göre, padişahın “bana öyle bir beyit söyle ki, ilk satırın “cellat!â€diye bağırırken, ikinci satırın sonunda sana bir kese altın vereyimâ€emri üzerine Sümbülzade Vehbi'nin hazırladığı divan edebiyatının en güzel ve en eğlenceli rücu orneğini aşağıda bulacaksınız Sözlük Rücuönmek(sözünden dönmek) Bezm:Toplantı Zer:Altın Drahsan:Süslü Nevcivan:Genç kiş Dest:Ayak Sahtiyan:Kuzu derisi Nagihan:Aniden Saduman:Mutlu, sevinçli ***************** Bezm-i hamam edelim, sürtüşürem ben sana, Kese ile sabunu, rahat etsin cism-ü can ****************** Lal-u şarap içirem ve ıslatup geçirem, Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan ****************** Eyil eyil sokayım, iki tutam az mıdır ? Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan ***************** Diz çökerek önüne ilik ilik akıtam, Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan ***************** Salınarak giderken,ardından ben sokayım, Ard eteğin beline, olmasın çamur aman. ***************** Kulaklarından tutup dibime kadar sokam, Sahtiyandan çizmeyi, olasın yola revan **************** Öyle bir sokayım ki kalmasın dışarda hiç Düşmanın bağrına hançerimi nagihan *************** Herkese vermektesin, birde bana versen, Avuç avuç altını, olsun kulun saduman *************** Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim, Yeterki sen kulundan lokum iste her zaman *************** Sen her sabah gelesin, ben Vehbi'ye veresin, Esselamü aleyküm ve aleykümselam
Reprezant:
- "Doktorcuğum senden bir şey rica edeceğim!" Doktor:
- "Tabi canım çekinmeden söyleyebilirsin." Reprezant:
- "Nasıl söylesem bilmem ki, bu seneki ilaç kotamı dolduramadım, eğer bu kotayı doldurmama yardım edersen sana çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, TV. gibi şeylerden istediğini alırım." Doktor:
- "Tabi yardımcı olurum, yalnız o söylediklerinin hepsi benim evde var, illa bir şey yapmak istiyorsan sen bana güzel bir hatun ayarla ben de senin kotanı doldurmana yardımcı olayım?" Reprezant:
- "Tamam anlaştık sen benim kotamı doldur, ben de sana hatun bulacağım" der. Birbirlerine söz verirler. Bir zaman sonra doktor ilaç Reprezantını arayarak:
- "Hey arkadaşım! Ben sözümü tuttum ve eczanede bulunan ilaçlarını bitirdim, sıra sende, sözünü тuт" der. Reprezant:
- "Tamam seninle şu gün, şu otelde saat 21'de lobide buluşalım." der. O gün doktor tam o saatte otelin lobisinde beklemeye başlar. Reprezant gene o saatte lobiden içeriye şahane bir hatunla beraber girer, doktor hatunu görür görmez çarpılır ve tanışır tanışmaz hemen adına ayrılmış odaya çıkar, kapıyı açar, içeriye girip öpüşmeye başlarlar. Doktor soyunur, lambayı kapatıp yatağa girerek hatunu okşamaya baslar. Elini göğsüne atar, eline bir şey gelmez! Yavaşça elini aşağı kısma indirir, gene bir şey hissetmez! Bunun üzerine telaşla yataktan fırlayarak ışığı yakar, yüzüstü yatan kadını çevirip bakmak isterken, birden sırtındaki amblem ve yazılara gözü takılır. Kadının sırtında bir TIP Amblemi ve altında şöyle bir yazı:
- "Dikkat! Azaltılmış Doktor Numunesidir."
Bir gün, Türkmen'in biri hanımı ile akşam yemeğine oturmuş. Bakmış her gün rutin yemekler:
- "Avrat, yahu yarın ben bir tavuk alayım da, sen de pişir, adam gibi bir tavuk yiyelim, bıktım bu yemeklerden." demiş. Karısı:
- "Adam ne biçim konuşuyorsun, insan nasipse yiyelim der" demiş.
Adam:
- "Yahu avrat nasibi mi var bunun? Ben parayı vereceğim, sen de pişireceksin o kadar." demiş. Kadın sesini çıkarmamış, ertesi gün kararlaştırdıkları gibi adam tavuk satın almış, karısı da pişirmiş.
Akşam, kadın sofraya tavuğu koymuş. Kadın mutfakta salatayı hazırlarken, adam yemek için paldır küldür tavuğu parçalamış. İlk lokmayı tam eliyle ağzına götürdüğü anda kapı çalmış. Adam:
- "Kapıya akşam akşam erkeğin bakması lazım" diye düşünmüş ve:
- "Ağzında yemekle de kapıyı açmak olmaz" demiş ve mecburen lokmayı geri bırakmış, kapıya gitmiş.
Bakmış kapıda polisler:
- "Hakkında ihbar var, kanunsuz işler yapıyormuşsun, yürü karakola" demişler.
Adam çaresiz aç bir şekilde karakola gitmiş. Bunu içeri bir almışlar, üç gün, üç gece konuşturmak için bazı sorgulamalardan geçirmişler, iyice bir dövmüşler.
Sonunda ihbarın yalan olduğu anlaşılmış, adamı salıvermişler. Adam bitkin bir şekilde evin yolunu tutmuş.
Eve gelmiş kapıyı çalmış. İçeriden karısı korku ile sormuş:
- "Kim o?" Adam cevap vermiş:
- "Nasipse kocan."