Maymunun biri bir gün ormanın derinliklerine doğru yol alıyormuş. Birden karşısına son hızla kaçan bir ayı çıkmış. Seslenmiş :
- Hoop ayı kardeş niye kaçıyorsun ? - Hiç sorma maymun kardeş, ormanı maliyeciler bastı. - Eeee ne var bunda? - Eeesi varmı bende kürk, hanımda kürk, çocuklarda kürk ben kaçmayım da kimler kaçsın? Ayı kaçarken maymun da yoluna devam eder. Bir süre sonra karşısına hızlı bir şekilde kaçmaya çalışan kaplumbağa gelir. Maymun sorar :
- Hooop kaplumbağa kardeş niye kaçıyorsun? - Hiç sorma maymun kardeş, ormanı maliyeciler bastı. - Eee ne var bunda ? - Eeesi varmı, bende ev, hanımda ev, çocuklarda ev ben kaçmayım da kimler kaçsın deyip kaçmaya devam eder. Maymun da ormanın derinliklerinde ki gezintisine devam eder. Birden karşısına yırtık uçurtma gibi kaçmaya çalışan leylek gelir. Seslenir :
- Hoop leylek kardeş niye kaçıyorsun? -Hiç sorma maymun kardeş. ormanı maliyeciler bastı. -Eee ne var bunda ? -Eesi varmı? Bende yazlık, hanımda yazlık, çocuklarda yazlık deyip yoluna devam eder. Maymun gezintisine devam ederken birden dönüp kaçmaya başlar, bir süre kaçtıktan sonra birden durur. -Ulan ben niye kaçıyorum? Benim k*çım açık, hanımın k*çı açık, çocukların k*çı açık...
İşlediği bir suçtan dolayı onbeş sene hapis cezası yiyen adam, cezaevine girdiği gün yatağının kenarında bulduğu bir karınca ile çok iyi bir arkadaşlık başlatmıştı. Adam, onbeş sene boyunca karıncayı eğitmiş, onunla yoldaş, candaş, arkadaş olmuştu. Artık karınca öyle bir hale gelmişti ki, adam "dur" deyince duruyor, "yürü" deyince yürüyor, "takla at" deyince takla atıyordu. Yani konuşmak dışında adam ne derse onu yapıyordu. Cezaevinden çıkarken karıncayı boş bir kibrit kutusuna koydu. Çıkar çıkmaz güzel bir lokantaya gitti, siparişlerini verdi. Yemeğini beklerken "Şu garsona karıncamın özelliklerini göstereyimde bir şaşırtayım" diye düşünmüş ve karıncayı çıkarıp masanın üzerine koymuştu. Garsonu çağırdı :
- Bakar mısınız ? - Buyrun beyefendi, diye adamın yanına gelince, adam parmağı ile karıncayı işaret ederek, - Şu karıncayı görüyor musun ? diyerek başladığı sözünün sonunu getirmeden, garson telaşla :
- Özür dilerim beyfendi görmemiştim, diyerek başparmağı ile karıncayı ezip, masayı siler.
Yeni evlenen çocuk cinsellik ile alakalı hiç bir bilgisi yoktur, kız da bir o kadar saf, ilk gece ne yapacaklarını bilmeden oynaşırlar. Sabah olduğunda babası oğluna sorar ne oldu ne yaptın. I Oğlu cevap verir valla henüz birşey olmadı, ama çok yakında olur der babasına. Ertesi gün olur babası yine sorar ne oldu. I Cevap yine aynı bişi olmadı. Aradan birgün daha geçer, babası yine sorar oğluna ne oldu. Oğul bu sefer farklı bir cevap verir. Valla bayağı yumuşattım yakında kesin delerim der. Aradan bu şekilde birkaç gün daha geçer, ama hiç bir değişiklik olmaz sonunda babası oğluna der. Bak oğlum, bizim köyün altındaki köyde namlı bir adam var namınca ona delikçi Mehmet derler, istersen onu kimse duymadan çağırıp şu işi hallettirelim yoksa rezil olucaz elaleme. Oğul tamam der ve babası haber yollar delikçi Mehmete, adam gelir akşama eve ve derki beni bu gece yeni gelinle yalnız bırakın, sabaha işi bitirmiş olarak size teslim ederim der, bizim kör cahillerde tamam derler, adam zaten hovardanın önde gideni namı ile delikçi Mehmet, sabah olur delikçi gelinin işini bitirmiş vaziyette babaya teslim eder, üstüne üslük yaptığı hizmetin ücretinide alır ve çeker gider. Akşam olduğunda yeni damatla yeni gelin yalnız kalırlar bu arada gelin işi öğrendi tabi tecrübe sahibi oldu, nede olsa yeni damada her şeyi neyi nasıl yapacağını gösterir ve sabah olduğunda babası tekrar sorar ne oldu oğlum tamammı damat cevap verir. Ya baba tamamda ben göbekten uğraşıyodum delmeye bu adam çok aşağıdan delmiş ya. Babası cevap verir o pezevenk ananıda ordan delmişti.
Yakışıklı bir Amerikalı çiftci kasabaya inmiş. Bir kova, bir çekiç, iki tavuk ve bir de horoz satın almış. Çiftcinin bütün bunları taşımakta zorlandığını gören dükkan sahibi ona akıl vermiş :
- Çekici kovanın içine koy, kovayı bir elinde taşı. Tavukları koltuk altlarına sok ve horozu da öbür elinde taşı.! Çiftci, adamın dediğini yapmış ve kamyonetine doğru yürümeye başlamış. Yakışıklı çiftcinin yolunu bir kadın kesip :
"Affedersiniz, acaba Çılgın Boğa Çiftliği'ne nasıl gidebilirim?"
Çiftci :
- Şansınız var, benim çiftliğim Çılgın Boğa'ya çok yakın. Atlayın kamyonete sizi götüreyim.! Kadın :
"Peki ama, sizin beni şimdi bir duvara yaslayıp, öpmeyeceğinizi nereden bileyim?"
Çiftci :
- Hanımefendi insaf, bir elimde içinde çekiç olan kova, koltuklarımın altında birer tavuk, öteki elimde bir horoz varken, ben sizi nasıl duvara yaslayıp öpebilirim?. Kadın :
"Çok basit.! Horozu yere koy, üstüne kovayı geçir, çekici de kovanın üstüne koy ki horoz kaçamasın.! Ben de tavukları tutarım."