Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Feyzullah Arslan "Polisin Hatıra Defterinden" kitabından.
Heyecanlı bir ses:
"Merkez tarandık".
Merkez:
"Hayır efendim aranmadınız."
4512:
"Merkez! Alet kontrol"
Merkez:
"Elinizdeki alet değil, cihaz".
4512:
"Aletin cihaz olduğu anlaşıldı merkez"
Şöför:
"Müdürüm, araç intikal etsin mi?"
Müdür:
"Etsin, ama içinde şöförüde olsun".
Merkez:
"Camide son durum nedir?"
5436:
"Cenazeler mezarlığa seyir halindeler"
4536:
"Merkez, orta kilolu, kara renkli, boynuzlu bir tosun kaybolmuş".
Merkez:
"Anlaşıldı. Istasyonlar not alın. Kaybolan tosun eşkali veriyorum."
3370:
"Bir minibüs at arabasına çarpmış, at vefat etmiş".
Merkez:
"Başın sağ olsun evladım."
Merkez:
"*****n Yeri'nde "lokanta kavga ihbarı var. Ekip intikal etsin".
7443:
"Anlaşıldı Merkez"
"*****n Yeri'ne ekibimle seyir halindeyiz".
5690:
"Burada çekilmesi gereken bir araç var".
5491:
"Efendim, ben sahilden intikal ediyorum".
Merkez:
"91, sen bulunduğun yerde kal, 31 çeksin"
7553:
"Kaçan aracı takip halindeyiz".
Merkez:
"Anlaşıldı. Mevkiiniz?"
7553:
"Kaybolduk Merkez"
Merkez:
"Mevkiiniz?"
4566:
"Cumhuriyet caddesi".
Merkez:
"Tam mevkiiniz?"
4566:
"Arabadayız Merkez"
5452:
"Bahse konu aracı aldık, inceliyoruz, tamam"
Merkez:
"Araç alkollü mü?"
5452:
"Olumsuz efendim, araç dizelmiş"
4512:
"Merkez, hırsız kaçıyor!"
Merkez:
"Anlaşıldı, nereden nereye kaçıyor?"
4512:
"Şuraya doğru kaçıyor".
Merkez:
"Biri 4512'den telsizi alsın, adam gibi tarif etsin."
3345:
"Yonca Evcimik konserindeki son durum nedir?"
6220:
"Henüz Abone'yi söylemedi amirim"
5433:
"Caddede şüpheli bir paket var."
Merkez:
"Anlaşıldı, çevre güvenliğini alın, pakete dokunmayın. Uzman ekip seyir halinde"
5433:
3 dakika sonra:
"Uzman ekibe gerek yok. Paket boş".
Merkez:
"Nereden anladınız, 'Çevre güvenliğini alın' demiştik".
5433:
"Üzerinden kamyon geçti efendim"
Merkez:
"İskeledeki aracın belgelerini alın".
5426:
"Araç feribota binmekte..."
Merkez:
"Belgeleri muhakkak alın".
5426:
"Doğrudur Merkez, ben de feribota biniyorum".
5426:
5 dakika sonra:
"Aracın belgelerini aldım".
Merkez:
"Derhal merkez karakoluna intikal edin".
5426:
"Olumsuz Merkez. Feribot hareket etti. Ben karşıya geçiyorum. 17.00 feribotu ile dönerim."
- Uyuyor musun?
- Yoo.. uyumuyorum, amuda kalkıyorum.
- Uyuyor musun?
- Yoo .. oturuyorum.
- Uyuyor musun?
- Cevabını bildiğin soruları neden sorarsın anlamam ki?
- Uyuyor musun?
- Sence?
- Uyuyor musun?
- Hatta horluyorum.
- Uyuyor musun?
- Yok gözlerimi dinlendiriyorum. (klasik cevap) - Uyuyor musun?
- Hayır çalışıyorum - Canım oğlum ders mi çalışıyorsun?
- Yok yaa uyumaya çalışıyorum.
- Uyuyor musun?
- Bi rahat bırakırsan uyuyacam inşAllah.
- Uyuyor musun?
- Asıl sen uyuyosun kocan seni aldatıyo (oh be artık gider).
- Uyuyormusun?
- ....
- Uyuyor musun ismail?
- ....
- Ya ismail uyuyor musun? ses ver.
- ....
- İsmail sen beni artık sevmiyorsun.
- Uyuyor musun?
- Evet.
- Nasıl konuşuyosun o zaman?
- Uyur konuşurum ben.
- Oha.
- Uyuyor musun?
- Uyumak ya da uyutmamak işte bütün mesele bu.
- Ha !
- Giт başımdan başlatma belana.
- Uyuyor musun?
- Hayır, sen?
- Uyuyor musun?
- Hemen hemen her gün.
- Uyuyor musun?
- Dum, buyur?
- Uyuyor musun?
- Yok çay demliyom sende istermisin?
- Uyuyor musun?
- Hayır bulaşıkları yıkıyorum.
- Uyuyor musun?
- Sen uyandırmadan önce evetti ama artık uyumuyorum.
- Uyuyor musun?
- Hayır yeni bir seneryo geldi ona çalışıyorum.
- Aa ne güzel konusu ne?
- Uyurgezer bir canlının anıları.
- Hadi ya ilginç e sen uyuyarak nasıl çalışıyorsun?
- Uyumuyorum dedim ya.
- He tamam role çalışıyon ee sen hep uyucan mı böle?
- Hayır birazdan kalkıp kesip biçmeye başlıcam.
- Nasıl yani?
- Dur bi bekle göstercem.
- Nere gidiyon?
- Mutfağa.
- Niye?
- Bıçaklar orda da.

Dünyada insanlar, çok çeşitli nedenlerle firmalara ve kurumlara dava açıyor. Aynı davalar Türkiye'de açılsa neler olurdu, işte araştırma sonuçları:
* Eline kahve dökülen kadın, üzerinde 'Sıcaktır' yazmadığını iddia ederek, dava ettiği Mc. Donald's dan 2.5 milyon dolar tazminat kazandı.
BİZDE OLSAYDI: Kadının eline diş macunu sürülür. Kadın yaygaraya devam edince de garsonlar kadını bir temiz döver, sonra da derin dondurucuya kapatırlardı.
* San Diego'da bir adam, erkekler tuvaletinde kadın gördüğünü söyleyerek, duygusal travma geçirdiği iddiasıyla dava açtı.
BİZDE OLSAYDI: Öncelikle travmayı erkek değil, erkekler tuvaletine gören kadın geçirirdi. Hem de duygusal olmayanından. Hatta başına daha neler gelirdi Allah bilir.
* Bir soyguncu, kendisine bedava deodorant vermediği için hapishane yönetiminden şikayetçi oldu. BİZDE OLSAYDI: Adam Önce "Burası Migros mu lan" cümleleri eşliğinde güzelce bir ıslatılır, adamın ter kokusu hafifletilir, ceza evinde parasız hiçbir şeye sahip olamayacağı bir güzel anlatılırdı. Ertesi gün de mahkuma sadece deodorant değil, cep telefonundan tabancaya kadar satın alabileceği her türlü ürünün listesi verilirdi.
* Gene Amerika'da bir kanser hastası, öngörülen süre içerisinde ölmediğini söyleyerek sağlık müdürlüğünü dava etti. Doktorların koyduğu teşhise göre çoktan ölmesi gerektiğini söyleyen davacı tazminat istedi.
BİZDE OLSAYDI: Hasta tazminat talebinin ardından yetkililerce apar topar Devlet Hastanelerinden birine yatırılır, kanserden olmasa da kaptığı başka bir enfeksiyondan ölmesi kesin olarak sağlanırdı.
* Bira düşkünü bir Alman, Anheuser - Busch biraları üreten şirkete 10 bin dolarlık dava açtı. Biracıya göre reklamda birayla kadınların tavlanacağı söyleniyordu. Ancak kendisi başarılı olamamıştı. BİZDE OLSAYDI: Açtığı davanın ardından, derhal ana haber bültenlerine çıkar. Magazin programlarına konuk olur ve kendi çapında ciddi bir şöhrete ulaşırdı adam. Ve bu sayede kadın bulduğundan bira şirketi de tazminat ödemekten kurtulurdu.
* Florida'da bir balıkçının ailesi, hava tahmini tutmadığı için fırtınada ölen babalarının ardından, hava tahmini yapan kanalı mahkemeye verdiler.
BİZDE OLSAYDI: Dava asla açılamaz ve sonuçlanamazdı. Çünkü Türkiye'de hava tahminleri her türlü ihtimal göz önüne alınarak yapılır. "Yarın hava kar yağışlı olacak ve zaman zaman da güneşli geçecek." Veya "denizlerimizde hava 2 ile 6 kuvvetinde olacak." (Bu hava tahmini gerçekten yapılır bizde ve inanın yaşayan bilir, ama 2 ile 6 hava arasında dağlar kadar fark vardır.) * Bir kadın sürücü, çarptığı ve öldürdüğü adamın eşinden, kaza anında kendisine şok yaşattığı için tazminat talebinde bulundu.
BİZDE OLSAYDI: Sık sık olan bir vakadır bizde bu. "Önüne baksaydı kardeşim" ile başlayan ve "onlar da dikkat etseydiler birader" denilerek salınan çok trafik canavarı vardır bu ülkede.
Tazminat istemediklerine dua edelim.
Nasa, 1966 yılı civarında, aya gidecek Apollo astronotlarını eğitmek için, Kızılderili Rezervasyonu sınırlarında bulunan ve ortamı ay yüzeyine çok benzeyen Tuba City'e götürmüş. Astronotlar çalışmaya başlamış. Acayip görünümlü kamyonların arasında, sadece 2 uzay giysili astronot görünüyormuş uzaktan. Yakınlarda da yaşlı bir Navajo çobanı ile oğlu koyun otlatıyormuş. İki astronot dikkatlerini çekmiş, izlemeye başlamışlar. Bu arada da bazı Nasa personeli onları fark etmiş ve yanlarına gelmiş. Çoban İngilizce bilmediği için, oğlu aracılığıyla, o iki acayip adamın ne olduğunu sormuş. Nasa personeli de:
- "O adamlar aya gidecek astronotlar, eğitim yapıyorlar." deyince çoban çok heyecanlanmış ve:
- "Astronotlarla aya bir mesaj yollaması mümkün mü?" diye sordurmuş oğluna. Nasa personeli bunun çok orijinal bir şey olacağını düşünüp bir koşu teyp getirmişler ve adamın mesajını Navajoca teybe kaydetmişler. Mesaj kayıdı bitince Nasa personeli çocuktan babasının mesajını tercüme etmesini istemiş ama çocuk reddetmiş. Daha sonra Kızılderili rezervasyonunda birçok kişiye yanaşmışlar, her biri, önce "Cık cık cık" demiş, sonra da mesajı tercüme etmeyi reddetmiş. Ama en sonunda eline para sıkıştırılınca, bir genç, yaşlı adamın mesajını tercüme etmiş:
- "Bu heriflere dikkat edin, topraklarınızı çalmaya geldiler."

Bir zamanlar İngiliz hükümeti, çocuğu olmayan ailelerin bu sorununu çözmek için, "Cici Baba" servisi kurmuş.
Cici Baba, evliliklerinin ilk beş yılında, çocuk sahibi olamayanlara yardım eden, bir devlet memuru.
Smith ailesi de böyle bir servis için başvuruda bulunur.
Bayan Smith, heyecanla "Cici Baba"yı beklerken kapı çalınır. Ancak gelen kişi, cici baba adayı değil, kapı kapı dolaşan bir bebek fotoğrafçısıdır. Konuşma şöyle gelişir:
Bayan Smith :
"Günaydın"
Fotoğrafçı :
"Günaydın efendim ben şey için gelmiştim."
Bayan Smith :
"Açıklamanıza gerek yok kocam her şeyi anlattı. Buyrun içeri girin."
Fotoğrafçı :
"Öyle mi? Bebek işinde üstüme yoktur, özellikle ikizlerde."
Bayan Smith :
"Kocamda öyle söyledi buyrun oturun."
Fotoğrafçı :
"O zaman kocanız belki de size........."
Bayan Smith :
"Aa evet, ikimiz de en iyi sonucun böyle alınacağını düşünüyoruz."
Fotoğrafçı :
"Öyleyse hemen başlayalım."
Bayan Smith : (Kızararak) "şey nerede başlamalı?"
Fotoğrafçı :
"Her şeyi bana bırakın. Ben genellikle iki kez banyo küvetinde, bir kez kanapede ve belki bir kaç kez yatakta denerim. Bazen oturma odasının Halısında iyi oluyor."
Bayan Smith :
"Banyo! Oturma odasının Halısı! Neden bizim beceremediğimiz anlaşılıyor."
Fotoğrafçı :
"Şey hanımefendi, hiç kimse, ilk seferinde iyi bir sonuç garanti edemez ama altı yedi kere denersek bir tanesi mutlaka şahane olacaktır."
Bayan Smith:
"Afedersiniz ama biraz fazla olmuyor musunuz?"
Fotoğrafçı :
"Kesinlikle değil benim işimde insanlar aceleci olmamalıdır."
Bayan Smith :
"Başarılı oluyor musunuz bari?"
Fotoğrafçı : (Çantasını açarak bebek fotoğrafları gösterir). "Şu bebeklere bakın bunlar benim işlerim. Bakın bu dört saat sürdü."
Bayan Smith :
"Evet çok güzel bir bebek"
Fotoğrafçı :
"Fakat gerçekten güç bir iş. Görmek istiyorsanız şuna bakın, ister inanın ister inanmayın bu Londra'nın ortasında, otobüsün üzerinde oldu."
Bayan Smith :
"Tanrim!"
Fotoğrafçı :
"Bunlar da şehrin en şirin ikizleri. Anneleri ile çalışmanın ne zor olduğunu bilseniz, ikizlerin şirinliğine daha çok şaşırırsınız."
Bayan Smith :
"Öyle mi?"
Fotoğrafçı :
"Sormayın. Şunun da işini doğru yapabilmek için onu Hyde Park'a götürdüm. Herkes çevremizi sardı. Peş peşe dört beş tam boy ve iş bitti."
Bayan Smith :
"Dört beş tam boy!"
Fotoğrafçı :
"Evet üstelik üç saatten fazla sürdü. Sonunda bir kaç kişi kalabalığı tuttu. Karanlık olmadan önce yeniden denemeliydik, ancak serçeler aletimin üzerine konup, gagalamaya başladılar. Bu yüzden işi bırakmak zorunda kaldık."
Bayan Smith :
"Yani gerçekten serçeler şeyinizi aaa - aletinizi ısırdılar mı?"
Fotoğrafçı :
"Evet böyle şeyler oluyor tabi. Ben tekniğimi geliştirmek için, tam üç yıl harcadım. Mesela şu bebek. Bu neticeye ancak, büyük bir mağazanın ön vitrininde ulaşabilirsiniz."
Bayan Smith :
"Bu kadar da olmaz!"
Fotoğrafçı :
"Hanfendi hazırsak ayağı alıp geleyim."
Bayan Smith :
"Ayak mı?"
Fotoğrafçı :
"Aa evet, alet ağır olduğu için sürekli elde taşımak zor oluyor, bunun için ayak kullanıyorum. Hanımefendi. hanımefendi. Hay Allah neden bayıldı şimdi bu."
Kadınların erkekleri avuçlarında oynatmak için programlanmış bir toplumsal bilinç altları var. Bu kurallar her kadına, kadınlık hormonlarıyla birlikte geçiyor ve genetik olarak devam ediyor.
Kadın genlerindeki kodların şifrelerini çözdüğünüzde karşınıza çıkan liste şöyle:
1. Asla gerçekten düşündüğün şeyi söyleme.
Asla!
2. Her zaman anlaşılmaz ol.
3. Aylar evvel tartışılmış bir konuyu gündeme getir, hır çıkar. Yıllar evvelki bir olayı gündeme getirerek devam et.
4. Erkeğin her şey için özür dilemesini sağla.
5. Ağla ve "Hep senin yüzünden" de.
6. adamın çantasına, elbisesinin cebine, arabasının torpido gözüne üzerinde "Seni seviyorum" yazan notlar bırak.
7. Erkeğin gözlerinin içine bak, sonra bir kahkaha at, adam ne olduğunu anlayamasın, bir kahkaha daha at.
8. Ağla.
9. Adam "güzel gözlerin var"
Dediğinde "O kadar mı?" diye sor.
10. Her yere ve her şeye geç kal. Adam gecikecek olursa bas bas bağır.
11. Regl döneminin cinayeti affettirici unsur olabileceğini anlat.
12. "Bilmem anlatabiliyor muyum?" de adamın gözlerine bak, sonra adamın söyleyeceği her şeye "anlamamışsın" cevabını ver.
13. Babanın silah koleksiyonundan, abinin kara kuşak karateci olduğundan bahset.
14. Ailedeki herkes bana "Prenses" der diye anlat.
15. Eski erkek arkadaşının göbeğinin olmadığını her fırsatta söyle.
16.
Tuvalete gruplar halinde giт. Asla yalnız başına bir şey yapma.
17.
Bağımsızlık bir zaafiyet işaretidir, anne baba evinde oturmaya devam et.
18. Ağla.
19. "Bil bakalım canım ne istiyor?" diye sor, bilemediğinde azarla.
20. Her şeyi dakikası dakikasına planla, sonra asla o plana uyma.
21. Kız arkadaşlarını eve çağır, balkonda avaz avaz "Kapı açık, arkanı dön ve çık" diye şarkı söyle.
22. Adamın konuşmasını "E leri açık söyleme" diye kes.
23. "Kilo mu aldım"? diye sor, cevabı beklemeden "Tereyağlı ekmeği" yemeye başla.
24. Ağla.
25. Fıkraların sonunu unut.
26. Sadece arkadaş grubundaki erkeklere merhaba de ve "onları" birbirlerine düşür.
27. Adamın giyimine sürekli karış, üç dakikada bir "dik yürü" diye uyar.
28. "Neyin var senin?" sorusuna "Madem anlamıyorsun ben de söylemiyorum." cevabını ver.
29. Adamla ilgileniyor gibi görün, o sana ilgi duyduğu anda azarla.
30. Beş saniyelik bir sessizlik olduğu anda "Ne düşünüyorsun?" diye sor.
31. Saçlarının uçlarını düzelttirdiğinde, adam fark etmezse bütün gece somurt.
32. İnsanların sürekli kafasını karıştır.
33. "Meclis'te kadın kotası" fikrini aç, bütün gece bu konuyu anlat, başka konuya geçmek isteyenleri "Maço" ilan et.
34. Ağla.
35. Kızarmış patatesleri erkeğin tabağına koy, bunun bir sevgi gösterisi olduğunu söyle, sonra "Sen biraz kilo aldın" de.
36.
Tuzluğa bak ve adama "Bu tuzluk sana neyi hatırlatıyor?" diye sor. Adam bilemediğinde "daha doğru dürüst tanışmıyorduk bile. Ben senden tuz istemiştim, tuzluğu verdiğinde küçük parmağın küçük parmağıma değmişti"
Diye anlat ve "Aramızdaki elektrik bitti" de, tuvalete giт. Döndüğünde masada şampanya yoksa olay çıkar.
37. Ağla.
38. Kulağında kaç delik olduğunu sor, bilemezse eski sevgilinin bunların hepsini bildiğini anlat.